apansız kırkikindilerle yeşeriverirsin zihnimde
toprak kokusu, çam kokusu ve akasya çiçekleri
her nefesin tadı damağımda, anılarla süslenmiş bu sokakta
bal kıvamında akıyor zaman, teskin edilmiş fakat durmaksızın.
kaçıyor bakışlarımız, utanırcasına kedilerden kuşlardan
göçmen yeşilin sığınıyor çimene, ben kardeşim toprağa sarılıyorum
göz ucuyla çekingen gözlemler zuhur ediyor kızarık yanaklarda
halbuki siperlerde buluşup bir çınar olabilse ya bakışlarımız.
kulağıma nakşedilmiş ismin, bir paryanın gururlu nişanesi
gulam halkası; kırık prangaların yedinci kuşaktan asil evladı
tınısını bekler sesinin veya sessizliklerinin, tempo allegro
kanat çırpışı kadar kalbi çırpınan bir kolibri oluveririm.
dudaklarım titriyor, dilimin ucunda zamansız sevgi sözcükleri
seksen yıllık bir alfabenin ürünü, pek kudretli harfler
sükunlansın mı mimlenip, yahut harekelensin mi nunları silinip
nihayetinde salim çoğulluk kadar, uzuvlarına ayrılmış müfredlik de var.