Where is the party?
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Where is the party?

Loneliness
 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 incognito

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Insane

Insane


Mesaj Sayısı : 127
Yaş : 33
Localisation : Ankara
Kayıt tarihi : 17/10/07

incognito Empty
MesajKonu: incognito   incognito Icon_minitimeC.tesi Kas. 23, 2013 6:30 pm

Yanaklarına hücum eden kanı, ve kanın getirdiği hayat sıcaklığını hissetti. Hayatında ilk defa tokat yemiş değildi, bir kadından, üstelik sevdiği kadından. Yine de, ağırına gitmişti. Gururu, o hırçın olduğu kadar sakin, ağır olduğu kadar hafif, kemikli olduğu kadar ipeksi olan el ile kendi yanağının arasında, bir örsün üstünde olgunlaşmayı bekleyen çıraklık eseri bir kılıç yavrusu gibi, dövülmüş ve kırılmıştı.

Vücudunda hiçbir tepki yoktu; elleri bedeninin yanında gevşek bir şekilde sallanmakta, ayakları on saniye öncesinde bastıkları yeri aynen korumaktaydı. Yüzündeki tüm hayat sıvısının yanağına odaklanmasından ötürü, yüzünde bir ifade değişikliği olmamıştı. Heykeltıraşlardan birinin güzide bir eseri kadar donuktu yüzü. Bu yüzü, yılan saçları arasından Medusa'nın gözlerini görmüş bu yüzü diğer heykellerden, büstlerden ayıran tek bir özellik vardı; mermerden mat bombeler yerine, şöhretlisinden fail-i meçhulüne, tüm sanat eserlerini kıskandıracak kadar parlak ve canlı bir çift göz.

Gözlerinde yaşarma yoktu; bir suç işlemiş ve cezaya çarptırılmış, cezanın da infazına razı gelmiş gibiydi, sanki. Gözlerinde hüzünün emareleri vardı, evet, ama mutluluk hükmetmekteydi gözlerine. Nefret, öfke, hayal kırıklığı... Hepsi bu bilge ve adil kral tarafından sürgüne yollanmışlardı, belli ki. Hâlâ ayağında onunla beraber yaşlanan eprimiş deri ayakkabısının ve büyük bir fedakârlık ile ellerini soğuktan koruyan yün eldivenlerinin tekini, hatta çiftini, tereddütsüz ve karşılıksız vereceği o narin insanın gözlerine bakıyordu. Karşısındaki gözlerin Hephaestus'un ocağından çıkma kızgın alevleri taşıdığını gördü. Mutluluğunun arttığını farketti. Nasıl mutlu olmasındı; kızılca ışık içinden fışkırdığı kaynağını, pınarını, özünü görmekten her daim memnuniyet duyar.

Dudakları titriyordu, fakat konuşacağından değil, karşılık vereceğinden hiç değil. Titriyordu; huşu içinde, en samimi duasını mırıldanırcasına, en azılı cürmünün affını dilercesine. Dudaklarının içi dışı birdi ve ardında Tartarus'un sakinlerini hapsetmiyordu. Dilini tutmasına, ona sahip çıkmasına hiç lüzum yoktu, dili bir pranga mahkumu olmamıştı hiçbir zaman; tutsak edilmemiş, sakınılmamış, hor görülmemiş. Hiçbir zaman aşırıya kaçmamıştı dili, kendi zincirlerini kendine bağlamış, kendi gemini kendi vurmuştu. Bu sefer, fakat, bir hareketlilik hissetti dilinde, bir kıvraklık isteği. Anlık dehşete kapıldı ve panik içinde kendini, kendi dilini, dizginlemeye çalıştı. Geç kalmıştı, dudakları aralandı, gırtlağındaki titreşimin yeryüzüne doğru yol alan lav gibi yükseldiğini hissetti ve volkandan boşalırcasına, kordan sözcüklerin ağzından çıkışını işitti.

Ağız dolusu sevgi sözcüğünden sonra set çekebildi dudaklarına.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
incognito
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Where is the party? :: İskele-
Buraya geçin: